Maniyerizm (~1520-1600)

     Maniyerizm, 1520'lerin Floransa ve Roma'sında, merkezi Avrupa'yı bölen Protestan Reformu, binlerce kişiyi öldüren veba ve 1527'de Roma'nın yağmalanması gibi toplumsal sarsıntılar sırasında gelişti. Bu huzursuzluklara tepki duyan bir çok sanatçı, ahenkli Rönesans ideallerini terk edip daha duygusal içerikli imgeler yaratmaya başladılar. 

    Maniyerist dönem kabaca 1520'de Raphael'in ölmesinden 1600'de Barok dönemin başlangıcına kadar sürdü. Avrupa'da yaşanan toplumsal ve politik çalkantılara bir tepki olarak ortaya çıkmasının yanı sıra, Maniyerizm, son dönemlerde sanatçıların yükselen sosyal statülerinin doğrudan bir sonucudur. Artık onlar sessiz sedasız sadece toplumun dini inanışlarına hizmet eden eserler üreten zanaatkarlar değillerdi.  Zerafetin,  incelmiş zevklerin ve üslubun kıymet gördüğü çevrelerde alimlerle, şairlerle ve filozoflarla aynı mertebede yer alıyorlardı. Sanat artık sadece dini amaçlara hizmet eden bir araç olmaktan çıkıp kendine özgü değerler için kabul görmeye başladı. 

Parmigianino , Uzun Boyunlu Meryem, (1534-1540) 

    Maniyerizm (üslupçuluk, tarzcılık) terimi, 17. yüzyılda, tarz anlamına gelen İtalyanca Maniera kelimesinden türetildi. Aşağılayıcı bir kelime olması amaçlanmıştı. Rönesans dönemi boyunca, sanatçılar doğayı gözlemleyip onu ellerinden geldiğince gerçekçi bir şekilde taklit etmeye çalıştılar. Yüksek Rönesans'ın  mükemmelliyetçiliğine tanık olan Maniyeristler, bu durumu reddedip hayat yerine başka eserleri taklit ettiler.  Gözde sanatçıların tarzlarını taklit edip abartılı bir şekilde yorumladılar. Özellikle Michelangelo'nun dramatik ve duygu yüklü son dönem eserleri bu akımın altında yatan düşünceyi harekete geçirdi. 

    Bir çok sanatçı, Michelangelo'nun  son dönemine ait ihtişamlı ve baskın biçimlerden yola çıkıp onun tarzını süsleyerek daha da dramatik imgeler yarattı. Maniyeristlere ilham veren bir diğer sanatçı da, resimlerinde canlı renkler ve değişken, karmaşık pozlar kullanan, Yüksek Rönesans döneminin ünlü isimlerinden Andrea del Sarto'dur(1486/87-1530/31). Maniyeristler üzerinde büyük bir etki bırakan üçüncü isim Correggio'dur. ( ~1489-1534). Correggio, dini temalı eserlerinde görkemli, dikkat çekici efektler kullanan, ezici bir şaşayı incelik ve duygusallıkla bir araya getiren diğer bir İtalyan  Yüksek Rönesans sanatçısıdır. Correggio, perspektifin limitlerini zorlayarak tablolarında uçsuz bucaksız alan illüzyonları yarattı. Figürlerini aşağıdan bakıldığında göründükleri şekilde resmetme yeteneği, Maniyerist ressamların figürlerini alışılmadık pozisyonlarda veya pozisyonlardan çizmelerine ve çarpıcı imgelemler yaratmalarına fırsat verdi. Ressamlar, yoğun renk kullanımını uzun ve akıcı fırça izleriyle birleştirirken, heykeltraşlar çarpıcı pozları ve dramatik jestleri öne çıkardı. 

    Maniyerizm'in alışılmışın dışında kalan özellikleri Floransa ve Roma'da aynı zamanlarda görülmeye başlandı. Maniyeristlerin en gözde konularından biri çıplaklıktı.  Hayranlık duydukları Yüksek Rönesans sanatçılarının eserlerindeki çıplak figürleri ve diğerlerini taklit ederken bu figürlerin farklı özelliklerini dramatize edip abartılar oluşturdular. Genellikle uzatıp şeklini bozdukları figürlerde görülen ortak özellikleri arasında dar omuzlar, geniş kalçalar ve uzunn incelmiş eller ve ayaklar sayılabilir. Rönesans'ın rahat duruşlu, contrapposto pozisyonundaki figürleri, genellikle girift ve zor  pozisyonlarda resmedilmiştir. Ressamlar, gerçekçi renkler yerine yumuşak, pastel renkler ya da keskin, doğal olmayan renkler kullanmışlardır. Resim de heykel de oldukça hayal gücüne dayalıydı. İçeriğe olduğu kadar üsluba da odaklanıldı. Yüksek Rönesans sanatçıları , denge ve uyumu gözetirken, Maniyeristler kasıtlı olarak dengesizlik ve gerilim yarattılar. Popüler temalar, genellikle Klasisizm, Hristiyanlık ve mitolojinin bir karışımıydı. 

    Maniyerizm kısmen maksatlı bir akımken, kısmen de sanatçıların Yüksek Rönesans'ın ustalığının üstüne çıkmak için çabalamalarını gerektirmeyen bir yöntemdi. Yakın zamandaki seleflerinden daha özgün olmaya çalışırlarken, bakanların ilgisini çekecek değişik unsurlara sahip eserler meydana getirdiler. Bunun altında yatan hakim düşünce sanatı daha ilginç ve dikkat çekici kılıp kışkırtıcı ve düşündürücü hale getirmek ve sanatçıların klasik oranlar ve üsluplarla istedikleri şekilde oynayabileceklerini göstermekti. Yaşamı olduğu gibi taklit etmek zorunda değillerdi ama tasvirlerini kendi seçimleri doğrultusunda, diledikleri güzellikte ve stilde yapabilirlerdi. Andrea del Sarto'nun öğrencisi Jacopo da Pontormo (1494-1557) ve Rosso do Fiorentino (1494-1540) önde gelen Maniyeristler olmuşlardır. Pontormo'nun öğrencisi Agnolo Bronzino (1503-72), 1540 yılında, Toscana büyük dükü Cosimo I de' Medici'nin saray ressamı oldu ve Floransa'nın başta gelen sanatçısı olarak nitelendirilip Maniyerizm'in popülaritesini arttırdı.  Bartolomeo Ammanati (1511-92) ve Flaman Giombologna (1529-1608), Avrupa'yı gezen önde gelen Maniyerist heykeltraşlardı. Birbirine dolaşmış pozlarda uzatılmış figürler içeren kıvrımlı ve akıcı eserler ürettiler. Parmigianino (1503-40), kurgulanmış poz ve durumlardaki idealize edilmiş, diri figürleri sebebiyle hayranlık kazanmış ve etkili olmuştur. Bartholomeus Spranger (1546-1611) ve Hans von Aachen (1552-1615), Avrupa'yı dolaşıp Maniyerist tarzlarıyla ünlenen Flaman ressamlardı. 

    Kendilerini ifade etmek için sürekli yeni yollar arayan Maniyeristler, Avrupa'da dolaşıp siparişler aldılar ve birbirlerinden yeni fikirler topladılar. 1527'de Roma'nın yağmalanması, Avrupa'daki şehirlere kaçan sanatçıların büyük göçüne sebep oldu.  Fransa Kralı I. Francis, Fontainebleau'da bir çok İtalyan sanatçı çalıştırarak Maniyerizm'i Fransa'da önde gelen tarz haline getirdi. 16. yüzyılın ortalarında, Maniyerizm'in etkisi Roma ve Floransa'dan uzaklara yayılmıştı. 


Kaynak: Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Sanat Fikri

Yazar: Susie Hodge

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Antik Mısır Sanatı

Antik Yunan Sanatı (MÖ. VII. ve V. Yüzyıllar Arası)

Ayşe Celile Hikmet Uğuraldım (1880-1950) - İlk Türk Kadın Ressamlarımızdan...