Antik Mısır Sanatı

           MÖ. 3000 yıllarında başlayıp MÖ. 300 yıllarına kadar devam eden Antik Mısır uygarlığının sanatı  , günümüz sanatının atası olarak olarak gösterilebilir. Bu nedenle Mısır sanatı bizler için oldukça önemlidir. 

       Mısırlıların inancına göre kralları kutsal varlıklardı ve öldüğünde aralarından geldiği tanrıların yanına geri dönüyordu, ruhunun diğer dünya da yaşamını sürdürebilmesi için  kutsal bedeninin korunması gerekiyordu. Mısır sanatının ve pramitlerin yapılma amacı da buydu, kralların diğer dünya da yaşama aynı şekilde devam edebilmelerini sağlamaktı. 

      Krallar yaşarken binlerce işçi ve mahkum tarafından maden ocaklarından çıkartılan taşlar taşınarak ve ilkel araçlarla dizilerek öldüklerinde koyulacakları  piramitleri inşa ediliyordu. Bedenin korunması için ceset mumyalanarak bozulması önleniyor, mumya piramitin ortasında taş bir mezarın içine yerleştiriliyordu. Ölü odasının duvarlarına, tüm çerçeveye, diğer dünyada krala yardımcı olacağına inanılan büyüsel işaretler ( resimler ) çiziliyordu. 

     Ayrıca sadece bedenin bozulmadan korunması yeterli değil di, kralın dış görünüşünün de korunması gerekiyordu , çünkü eğer kralın dış görünüşü korunursa sonsuza dek diğer dünyada yaşaması kesinlik kazanıyordu. Bu yüzden heykeltraşlar aşınmaz granite kralın portresini taşa oyuyorlardı. Bu heykeller sade ve yalın biçimde tamamen gerçekliğe uygun olarak yapılıyordu. Bu oyma imge (bust) , ruh o imgede ve imge sayesinde yaşamını sürdürsün diye mezara kimsenin göremeyeceği bir yere  koyuyorlardı. Heykelci sözcüğü o zaman "yaşamı koruyan" kişi ile eş anlama geliyordu. 

          Mısır Sanatı'nın en önemli özelliği geometrik düzenlilikle keskin doğa gözleminin kaynaşımıdır. Bu özelliği mezarların duvarlarına yapılan resimlerde ve kabartmalarda görebiliriz. Bu resimleri ve kabartmaları ölünün ruhundan başka kimsenin görmemesi gerekliydi,  haz kaynağı olması için yapılmamışlardı, görevleri "yaşamı korumaktı". Daha eski geçmişte güçlü biri öldüğünde diğer dünyada kendine yakışır bir hizmetçi topluluğu olsun diye öldürülen uşakları ve tutsaklarıyla birlikte gömme geleneği vardı. Sonrasında imdada sanat yetişmiş ve ölen güçlü kişinin diğer dünyadaki  alayını gerçek insanlar yerine resimdeki imgeler oluşturmaya başlamıştır.  Mısır mezarlarında bulunan resim ve araçlar çoğu erken kültürlerde de rastlandığı gibi, ölenin ruhuna öteki dünya da yardımcı olabilecek dostlar sağlama amacı ile ilgilidir.

               Mısırlı ressamların gerçek yaşamı imgeleştirme tarzları bizimkinden oldukça farklıydı. bu durum resmin yapılış amacından kaynaklanmaktaydı. Mısırlı ressamlar için önemli olan güzellik değil resimin eksiksiz olmasıydı. Sanatçınınn görevi herşeyi en açık biçimde korumaktı. Bu nedenle sanatçı doğayı rastgele seçilmiş bir görüş açısından resimlemiyordu. Resmini belleğinden ve resimdeki herşeyin kusursuz bir belirginlikte görülmesini isteyen katı kurallara uyarak yapıyordu. 

Nebamun'un Bahçesi
                      
             Yukarıdaki resimde de görüleceği gibi , ağaçlar en iyi yanlardan, gölcük üstten görüldüğü için bu şekilde çizilir. Kuşlar ve balıklar üstten bakıldığında ne olacakları anlaşılmayacağı için profilden çizilmiştir. Herşey objenin en karakteristik ve en iyi göründüğü açıdan gösterilmelidir.


Kabartma


      İnsan figüründe ise baş yandan daha iyi göründüğü için ressamlar başı yandan çiziyorlardı, ama insan gözü önden daha iyi göründüğü için yandan görünen yüz üzerine karşıdan bir göz ekleniyordu. Vücudun üst kısmı omuzlar ve göğüs en iyi önden görünüyordu böylece kolların bedene nasıl bağlandığı görülebiliyordu. Ama hareket halindeki kollar ve bacaklar en iyi yanlardan görünüyordu. Mısırlıların resimlerde bu şekilde düz ve çarpık görünmesinin nedeni budur. Mısırlı sanatçılar insanların bu şekilde olduğunu düşündükleri için değil, kuralları izleyerek insan figüründe önemli olan herşeyi imgeye en karakteristik açıdan sokmaya çalıştıkları için bu şekilde resmediyorlardı. Kurallara bu şekilde bağlı olmalarının nedeni inançlarıydı. 


Duvar Resmi

           Mısır  resimlerinin her ayrıntısını birbirine bağlayan düzen o denli güçlüdür ki, en ufak bir değişiklik tüm birliği alt üs etmeye yeter. Mısırlı sanatçı çalışmasını duvarı düz çizgilere bölerek başlıyor sonra figürlerini bu çizgilere göre yerleştiriyordu; ama bu geometrik düzen duygusu, onun doğanın ayrıntılarını şaşılası bir doğrulukta gözlemlemesini engellemiyordu. Her bir kuş veya balık öylesine bir gerçeklikle çizilmiştir ki , hayvan bilimciler bugün de o kuşun veya balığın türünü saptayabilirler.

             Mısır üslubu her sanatçının gençlik çağlarından başlayarak öğrenmesi gereken, çok katı bir yasalar topluluğundan oluşuyordu.  Oturan heykeller ellerini dizlerine koymak zorundaydılar, erkeklerin tenleri kadınlarınkinden daha koyu bir renge boyanmak zorundaydı. Her Mısır tanrısının  görünümü önceden sıkı sıkıya saptanmıştı. İnsan figürleri en güçlü olan en büyük olacak şekilde resmediliyordu. Her sanatçı güzel yazma sanatını öğrenmek , imgeleri ve hiyeroglif simgeleri, açıklık ve belirginlikle taşa oymak zorundaydı. Ancak bütün kuralları öğrendikten sonra, çıraklık dönemi bitmiş sayılıyordu. Hiç kimse ondan değişik bir şey istemiyordu, özgün olmasını beklemiyordu, tam tersi geçmişin hayran kalınan anıtlarına en iyi yaklaşmasını bilen olasıklıkla , en iyi sanatçı sayılıyordu.  Bu yüzden Mısır sanatı üç bin yıldan uzun süren bir zaman içinde çok az değişmiştir.

             Mısır'ın istilasından sonra kurulan ve "Yeni Krallık" diye anılan 18. sülalenin kralı IV. Amenofis, resmi dini benimsemiyordu, eski geleneğin kutsadığı bir çok alışkanlığı kaldırıp, halkının böylesine çok ve garip şekilde betimlenen tanrılarına saygı göstermek istemedi. Tek bir tanrıya taptı o da Aton'du, onu güneş biçiminde imgeleştirdi kendi adını da ona itafen Ekhnaton olarak değiştirdi. Ekhanton yaptırdığı resimlerde de kuralları değiştirdi. Bu resimlerde önceki firavunların katı özsaygınlıklarından bir şey kalmamıştı. Ekhnaton'dan sonra gelen Tutankhamon da benzer gelenek belli bir süre devam etse de , sonrasında eski inanışlar tekrar geçerlik kazandı ve eski üslup bin yıldan daha fazla devam etti. 
                 

  Kaynak: Sanatın Öyküsü, E.H. Gombrich                            

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Antik Yunan Sanatı (MÖ. VII. ve V. Yüzyıllar Arası)

Ayşe Celile Hikmet Uğuraldım (1880-1950) - İlk Türk Kadın Ressamlarımızdan...