Japon Sanatı - Ukiyo-e (~17. - 20. yüzyıllar)

     Ukiyo-e Edo'da (Eski Tokyo) ortaya çıkan bir baskı çeşidine verilen isimdir.  Ukiyo, değişken durumların  "geçici dünyası" anlamına gelen Budist bir kelimedir. Japonca "e" kelimesi, resim anlamına, Ukiyo-e'de "geçici dünyanın resimleri" anlamına gelir.  16032ten 18682'e kadar, Japonya'nın şogun tarafından yönetildiği dönemlerde, Edo, dünyanın en büyük şehirlerinden biri haline geldi. 17. yüzyıldan 19.yüzyıla kadar baskıcı şogun rejimi altında eğlence hayatına kısıtlamalar getirilmiş ve Japon şehirlerindeki zevk mahalleleri ve eğlence bölgelerinde çeşitli düzenlemeler yapılmıştı.  Bu düzenlemeler sonucunda, zevkli ve keyif verici bir zaman geçirmenin zorlaşması insanlardaki eğlence düşkünlüğünü ve eğlendirilme arzusunu kamçıladı. Kortezanlar (eşlik eden, eskort), geyşalar, sumo güreşçileri ve kabuki (tahrik edici dansların, hareketlerin, konuşmaların sergilendiği oyunlar) aktörleri Edo döneminin en ünlü karakterleri haline geldi. Popüler ukiyo zoshi romanları (geçici dünyanın hikayeleri), ukiyo-e resimleri ve ahşap basıkların konuları bu kişiler oldu. "Geçici dünya" aslen hayatın uçarılığı anlamına gelse de, daha sonraları tiyatroların, restoranların ve çayhanelerin, gündelik hayatın ve büyüyen şehrin sıradanlığından ve monotonluğundan uzaktaki rahat, vurdumduymaz ve hoş ortamlarını anlatmak için kullanılmaya başlandı.  Çoğu insana göre ünlülerin renkli yaşamları, gündelik hayatın depresif gerçeklerinin tepesinde dolanıyordu. Sanatçıların, bu gösterişli insanların göz kamaştırıcı dünyalarını tasvir ettiği resimler büyük rağbet görmeye başladı. Daha sonra, hayvanlar, kuşlar, olay anlatıları ve manzaralar da sanatçıların repertuvarlarına girdi. "Geçici dünyanın" ya da sıradan gerçekliğin dışındaki bu dünyanın tasvirleri son derece popülerleşti.  Japonya tarihinde ilk defa, sanatçılar, toplumun geneli tarafından beğenilen imgeler üretmiş oldular. 

Toshusai Sharaku-Otani Oniji,1794


    Ukiyo-e adı, izleyenlere, tasvir edilen dünyaların üstünde dolaşıp tepeden onları seyrediyormuş hissi yaşatmasından geliyordu. İmgeler, izleyicilere, şoguna karşı gelmeden ve aktif olarak yer almadan hayatın boşa giden taraflarının keyfine varabilecekleri mesajını verecek şekilde çiziliyordu.  Aynı sebepten Ukiyo-e resimlerinde, izleyenlere bir manzaranın ya da olayın üstünde gezindikleri hissini vermek için genellikle sıra dışı bir perspektif  kullanımı vardı. Resimlerin çoğu fotoğrafın icadından önce yapılmış olsalar da, resmin tümüne genel bir bakış sunmak yerine, bir sahneye ait geçici bir anın izlenimini yaratabilmek için genellikle fotoğrafta olduğu gibi kırpılıyordu.  Alışılmışın dışında kalan bu kompozisyonlar, resimlerin düşsel ve fantastik niteliklerini arttırıyordu. Resmin içinden geçen diyagonal çizgiler, hareket hissi yaratıp üzerinde bulundukları kağıdın yassılığının altını çiziyordu.  Farklı ton ve dokular yaratmak için özel olarak uğraşılmıyordu. Resimler, resimdi ve gerçeklik taslamıyordu. Ahenk önemliydi, o yüzden yoğun renk ve motifle dolu alanlar aralarındaki boşluklarla dengeleniyordu. 

    Ukiyo-e Japon halkının büyük bir kısmı arasında popülerdi fakat çoğunun maddi gücü bu resimleri satın almaya yetmemekteydi.  İlk dönem eserleri pahalıca bir madde olan Hint Mürekkebiyle yapılıyordu. Daha sonra 1670'te, Ukiyo-e'nin babası olarak bilinen Hishikawa Moronobu, tek renk ahşap baskı denemeler yaptı. Bu yöntem toplu basımı mümkün kıldığı ve fiyatları bütçeye uygun bir hale getirdiği için kısa sürede popülerlik kazandı. Bu baskıların bazıları 1765'te Suzuki  Harunobu (1724-70) renkli baskı tekniği geliştirene kadar renkli mürekkeple boyanıyordu. Bu zahmetli yöntemin verdiği sonuçlar oldukça tatmin edici olsada, renkli baskıyla beraber daha da canlılık kazanan renkler, güçlü tasarımları tamamlayan   bir unsur olarak Ukiyo-e'yi daha da popüler hale getirdi. Bu dönemin etkili bir diğer Ukiyo-e sanatçısı Okomura Masanobu'dur (1686-1764). Kitagawa Utamaro (1753-1806) ve 1794-1795 yıllarında aktif olan Töshüai Sharaku gibi sanatçılara ait bir çok Ukiyo-e baskısı, başlangıçta tiyatro performansları ve genelevlerin reklamlarının yapıldığı veya aktörlerin, kortezanların veya geyşaların resmedildiği posterler olarak tasarlanmıştı. 19. yüzyıla gelindiğinde, şehir kültürüne ait resimlere manzaralar da eklendi. Katsushika Hokusai (1760-1849) ve Ando Hiroshige (1797-1858) gibi sanatçılar, perspektifle ustalıkla oynayarak doğa olaylarını ve doğal hayatı zarif ve duygusal bir şekilde resmettiler. 

Hokusai, 36 Fuji Dağı Manzarası , " Suruga İli'ndeki Ejiri"

    1639-1854 yılları arasında, Japonlar sadece Hollandalı ve Çinlilerle ticaret yapıyordu. Bu tür bir izolasyona rağmen, batılı fikirler ve bilimsel buluşlar, Hollandalılar tarafından Japonya'da yayılıyordu.  Avrupa da, Japonya daki gelişmelerden, yine Hollandalılar sayesinde haberdar oluyordu. 1868'deki Meiji Restorasyonu'ndan sonra, Japonya, dünyanın geri kalanıyla tekrar ticarete başladı.  Fotoğraf ve doğrusal perspektif gibi batı kaynaklı kavramlar, Japon sanatçılar üzerinde etkili oldu ve Ukiyo-e zamanla demode hale geldi. Neredeyse hiçbir değeri kalmayan resimler, ihraç edilen malları paketlemek için kullanılmaya başlandı.  Öte yandan, bu sayede Avrupa'da keşfedilmiş olmalarının sonuçları sansasyonel oldu. Bu resimlerde karşılaştıkları gündelik konuların kullanımı, sıra dışı bakış açıları, eğik perspektifler, cesur ve düz renkler ve keskin konturlar gibi sanatsal fikirler Avrupalı sanatçıları şaşkına çevirdi. Bu tür fikirler, daha önce batıda hiç görülmemişti ve bazı önemli Empresyonist, Post Empresyonist ve Art Nouveau sanatçı ve tasarımcıları için büyük bir ilham kaynağı oldu.  Fransa'da bu yeni çılgınlık Japonizm olarak da bilinmeye başlandı. 


Kaynak: Gerçekten Bilmeniz Gereken 50 Sanat Fikri

Yazar: Susie Hodge


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Antik Mısır Sanatı

Ayşe Celile Hikmet Uğuraldım (1880-1950) - İlk Türk Kadın Ressamlarımızdan...

Antik Yunan Sanatı (MÖ. VII. ve V. Yüzyıllar Arası)