Salon ve İzlenimcilik

 

    SALON , Paris Salonu, École des Beaux-Arts'ın (resmi sanat okulu) yıllık sergisiydi. İlki 17,yy'da gerçekleşmiş 19. yy'ın sonuna kadar Louvre'da düzenlenmiş, 1860'larda dünyanın en önemli sanat sergisi haline dönüşmüştü. Başlangıcında, son sınıftaki öğrencilerin eserlerini sergilemek için düzenlenirken, sonunda seçici kurula eser sunmak isteyen her sanatçıya açık hale geldi. Eseri sergilenen sanatçı genellikle şöhret sahibi olurdu.

Paris Salonu;18.yy Paris Salonu İllüstrasyonu

  Sanatçılar her yıl , devletin desteklediği Salon jürisine eserler sunuyorlardı. Seçici kurul, akademik üslupla çalışan ve aşırı tutucu görüşlere sahip sanatçılardan oluşuyordu. Bu kurul kendi değer  verdikleri akademik tekniklere uygun eserleri kabul ediyor, bu üsluptan uzaklaşan her ne olursa reddediyorlardı. Burası tanınmamış sanatçıların eserlerini sergileyebileceği tek yerdi.   Sanatçıların eşi benzeri görülmemiş eserleri çok defa reddedilirdi. Jüri bunun sanatın yüceliğini koruma amaçlı olduğunu savunuyordu. Bu şekilde reddedilen çok fazla sanatçı vardı, bu nedenle III. Napoléon duruma müdahale etti. Reddedilen sanatçıların eserlerini sergileyebileceği Salon de Refusés (Reddedilenler)  adlı bir sergi açtı. Reddedilenler Salonu başta alay konusu oldu; ama jüri tarafından sadece belli tür resimlerin seçildiği özellikle vurgulanınca gelecekteki bağımsız veya gayri resmi sergilere de örnek teşkil etmiş oldu.

    Yerleşik akademik üsluplara itaat etmeye yanaşmayan sanatçı ve yazarlar1866'dan 1875'e kadar düzenli olarak Café Guerbois'da buluştu. Yeni fikirlerini tartıştılar ve onlara "les bohémes" (bohemler) ismini veren mevcut düzenden duydukları hayal kırıklıklarını paylaştılar.  Arkadaşlar haftada en az iki gün buluşurlar , ikindi ve akşamın geri kalan kısmını, mermer masaların etrafında amaçlarını tartışarak ve fikir alışverişinde bulunarak geçiriyorlardı. Başlangıçta Manet Café de Bade'e gidiyordu; ancak 1864'te Baudelaire, Bazille, Fantin-Latour, Pisarro, Renoir, ve daha sonradan da Cézanne'nın evlerine yakın olan, Batignolles bulvarındaki bir daireye taşındı. 1866'da Café Guerbois'in müdavimi olmaya başladılar. En sonunda Zola, romancı ve sanat eleştirmeni Louis Edmond Duranty (1833-80), Guillemet, Degas, gravürcü ve baskıcı Félix Bracquemond (1833-1914), şair ve eleştirmen Armand Sivestre (1837-1901), Monet, Sisley ve Doktor Gachet  gibi diğer kişilerde onlara katıldı.  Batignolles  grubu sanatçıları arasında giderek güçlenen yoldaşlık duygusu, onların Anonim Sanatçılar, Ressamlar, Heykeltraşlar ve Gravürcüler Topluluğu kurmasıyla sonuçlandı.  Başlıca amaçları seçici bir jüriden bağımsız grup sergileri düzenlemekti. 1873'te her ne kadar tartışmalara ve çok miktarda paraya mal olacaksa da, grup kendi sergisini düzenlemeye karar verdi. Özel olarak herhangi sanat üslubunu desteklemeye niyetlenmediler; daha ziyade, insanları eserlerini görmeye ve değerlendirmeye davet ettiler ve 1874'de sergileri için bir mekan buldular.

    Salon'dan ayrı bir sergi fikri 1867'den itibaren gündemdeydi; ancak sadece tartışmalı değil, sanatçılar için maliyetliydi de. Henüz sanatçıların sadece birkaçı resim ve heykellerini, eserlerinin populer olabileceğine inanan bazı koleksiyonerlere satmaya başlamışlardı. Sergi fikrini tartıştılar, tüm ayrıntılarıyla tasarladılar ve nihayet  Anonim Sanatçılar, Ressamlar, Heykeltraşlar ve Gravürcüler Topluluğu'nun bağımsız sergisini 15 Ekim 1874'te Nadar'ın atolyesinde açtılar. Sergi 1 ay sürdü. Batignolles grubunun yanı sıra tek arzuları Salon'un seçim süreçlerinden uzak durmak olan daha geleneksel sanatçılarda eserlerini sergiledi. Ancak en sert eleştiriler yenilikçi sanatçıları hedef alıyordu. Renoir, Monet, Pisarro, Sisley, Guillaumin, Degas, ve Berthe Morisot bunlara dahildi. Cézanne  sergiye katıldığı için resimlerini geri çeken Manet, " (Cézanne) malayla resim yapan bir duvarcı" demişti. Sergide toplam 30 sanatçının 165 eseri sergilendi. Parlak renklerin, hızlı fırça vuruşlarının ve çağdaş temaların hakimiyeti nedeniyle sergi kamuoyunda şamataya ve sert eleştirilere neden oldu. Fakat ay sonu geldiğinde sergiyi 3500 kişi ziyaret etmişti ve Salon sistemi önemli ölçüde zayıfladı.  Salon, artık bir sanatçının eserlerinin görülebileceği tek yer değildi. 

    İZLENİMCİLİK terimi 1874'teki bağımsız sergiden türetildi. Az sayıdaki eleştirmen eserlerin tümünü ciddiye aldı; Monet'in sabahın erken vakitlerinin coşkun duyumsallığını yakaladığı İzlenim, Güneşin Doğuşu resmi, kaba fırça darbeleri ve ince boyasıyla, bir sahnenin ayrıntılarından ziyade atmosferi yansıtıyordu. Eleştirmen Louis Leroy, "İzlenimcilerin Sergisi" başlıklı yergi dolu yorumunda "ilkel haliyle duvar kağıdı, o deniz manzarasından daha nitelikli" diyerek eserle dalga geçti. İzlenimci terimi zamanla yerleşti. 


Kaynak: CÉZANNE, 500 Görsel Eşliğinde Yaşamı ve Eserleri ( İş Bankası Kültür Yayınları)

Yazar: Susie Hodge

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Antik Mısır Sanatı

Ayşe Celile Hikmet Uğuraldım (1880-1950) - İlk Türk Kadın Ressamlarımızdan...

Antik Yunan Sanatı (MÖ. VII. ve V. Yüzyıllar Arası)