Yaşama Sanatı - Piyangodan Çıkmayan Mutluluk...

          Çoğumuzun aklında paranın, şöhretin, lüksün insanları mutlu ettiği düşüncesi vardır. Gerçekten öyleyse istediği her şeye sahip olan şöhretli insanlar neden alkol, uyuşturucu bağımlılığı gibi ciddi sorunlarla uğraşıyorlar ve daha kötüsü bu bağımlılıklar ve mutsuzluk nedeniyle hayatlarını kaybediyorlar. Örneğin  Whitney Houston tüm dünyanın tanıdığı aldığı ödüllerle Guiness Rekorlar Kitabı'na o zamana kadar en çok ödül almış kadın sanatçı olarak geçmişti iki Emmy ve altı Grammy ödülünü de içeren toplam 415 ödülü vardı. Albümleri dünya genelin de satılan ses sanatçısı, sinema oyuncusu, model ve yapımcı olan Whitney Houston'un genel olarak bakıldığında mutlu olmak için her şeyi vardı; mal, para, dünya çapında ün, hayranlar, olağanüstü bir ses, canından çok sevdiği bir kız evladı. Bütün bunlara rağmen O bir alkol ve uyuşturucu bağımlısıydı. Mutluluğu alkol ve uyuşturucuda arıyordu, daha 48 yaşındayken Grammy ödülleri'nden bir gece önce, alkol ve uyuşturucu yüzünden bir otel odasının banyosunda hayatını kaybetti. onunki gibi yaşamlar önce de vardı bundan sonra da olmaya devam edecek gibi görünüyor. Henüz 27 yaşında evinde ölü bulunan Amy Winehouse çok genç yaşında 5 Grammy Ödülü kazanmış ünlü bir sanatçıydı, otopsi raporunda kanında çok yüksek miktarda alkol çıktı, rock'n roll'un efsane sanatçısı Elvis Presley 42 yaşında uyuşturucu kullanımının neden oldu bir kalp krizi nedeniyle hayatını kaybetti, Jimi Hendrix, Kurt Cobain, Jim Morrison gibi efsane isimler de benzer  acı sonu paylaştı. Eğer para, şöhret ve lüks yaşam mutlu ediyorsa bunlara fazlasıyla sahip olan bu insanlar neden mutsuzdu ve mutlu olabilmek kendini daha iyi hissedebilmek için neden alkole ve uyuşturucuya ihtiyaç duyuyorlardı?


       Eğer para mutluluk kaynağı ise Milli Piyango'dan para çıkan insanların sorunsuz ve mutlu olmasını bekleyebiliriz. 2005 yılının yılbaşı gecesi çeyrek biletine ikinci büyük ikramiye olan 5 milyon TL çıkan işsiz ve 9 çocuk babası Ahmet Bayram bir milyon ikiyüzellibin TL alıyor biletinin karşılığında. İlk iş olarak İstanbul'a taşınıyor ve kendisine bir peruk satın alıyor. Kendini İstanbul'un gece hayatına kaptıran Ahmet Bayram, bir süre sonra eşinden ayrılıyor gittiği gece kulüplerinden birinde tanıştığı bir kadınla evleniyor. Kumara başlaması ile elindeki her şeyi kaybetmeye başlıyor 4 yıl içinde borçlarını ödeyemez hale gelen Bayram yardım istemek için ilk eşine gidiyor. Borcunu ödemek için ondan üzerine kayıtlı gayrimenkulleri satmasını istiyor. Eski eşi hayır cevabını veriyor. Gecenin geç saatlerinde babasının uzun süredir banyodan çıkmadığını fark eden büyük kızı banyonun kapısını zorlayarak açtığında babasını kalorifer kazanına asılı cesedi ile karşılaşıyor. Mutlu olmak bir yana para Bayram ailesini daha çok mutsuz ediyor geride biri 9 çocuklu diğeri 5 aylık hamile iki dul kadın ve biri daha doğmamış 10 çocuk kalıyor...

          Paranın mutluluğu Satın alıp alamayacağı sorusuna bilimsel olarak yaklaşan ve işi rakamlarıa döken ilk bilim insanlarından biri Güney Kaliforniya Üniversitesi'nden iktisatçı Richard Easterling  olmuş. Easterling II. Dünya Savaşı'nın sonlarından 1970'lere kadar geçen sürede Amerikalıların mutluluk düzeyleri ile ekonomik veriler arasındaki ilişkiyi değerlendirmiş. Bu süre içerisinde kişi başına düşen gelir 4 kat artarken mutlu veya çok mutlu olduğunu söyleyen Amerikalıların sayısında çok az bir artış gözlenmiş. Easterling'in yorumu tüketim toplumunun insanları mutlu etmede başarısız kaldığı şeklinde. Bu konuda Daha sonra yapılan çalışmalardan da Easterking'in bulgularına benzer sonuçlar elde edilmiş. Sadece ABD'de değil Japonya, Almanya ve İngiltere gibi gelişmiş ülkelerde yapılan benzer çalışmalarda kişi başına gelir artarken insanların mutluluk yüzeyinde sadece hafif bir artış görüldüğünü ortaya koymuş. Günümüzde araştırmacılar paranın mutluluk üzerinde az bir etkisi olduğunu fakat düşük gelirli İnsanların bu kurala istisna teşkil ettiğini kabul ediyor. Çünkü Bangladeş ve Hindistan gibi halkın büyük bir kesiminin yoksul olduğu ülkelerde, zenginlik ve mutluluk arasındaki ilişki gelişmiş Batı ülkelerinde olduğundan çok daha güçlü. Bununla beraber yiyecek giyecek ve ev giderleri karşılandıktan sonra fazladan kazanılan paranın getirdiği mutluluğun çok az olduğu pek çok bilimsel çalışma ile ispatlanmış.

         Bilim insanları paranın mutluluk üzerindeki etkisinin beklenenin aksine az olmasını 2 nedene bağlıyor: insanların değişen şartlara olağanüstü düzeyde uyum gösterme yeteneği ve mutluluğun göreceli olması. 1978 yılında Philip Brickman, Dan Coates, ve Ronnie Janoff - Bullman 3 Grup insana bir dizi soru sorarak bu insanların günlük, sıradan etkinliklerden ne kadar mutluluk duyduğunu belirlemeye çalışıyor. Denekler geçmişteki, o andaki ve gelecek için tahmin ettikleri mutluluk seviyelerini gösteren değerlendirmeler yapıyor. İlk grubu Piyango talihlisi 22 kişi, ikinci grubu kazalar sonucunda sakat kalmış 18 kişi, üçüncü grubu yani kontrol grubunu ise sıradan 22 kişi oluşturuyor. Araştırmadan çok ilginç sonuçlar elde ediliyor. Piyango talihlilerinin günlük sıradan etkinliklerden kontrol grubuna göre önemli derecede daha az zevk aldığı ortaya çıkıyor. Piyango talihlilerinin ikramiyenin çıkışından bir süre sonra piyango kazanmayanlardan daha mutlu olmadığı anlaşılıyor. 

      Bu bulgular paranın kazanılması ile yaşanan mutluluğun bir süre sonra kaybolduğunu gösteriyordu. Kazazedeler kontrol grubuna göre geçmişte daha mutlu olduklarını düşünüyordu Bu da aslında beklenen bir durumdu. İlginç bir şekilde kazazedeler "şimdi" de beklenildiği gibi mutsuz değillerdi, aksine mutluluk seviyeleri ortalamanın hayli üzerindeydi. Benzer bir  başka  çalışmada hapishanede yatan tutuklularla, dışarıdaki kişiler arasında, mutluluk düzeyleri bakımından önemli bir farklılık bulunmamıştı. Hapse girenler ilk birkaç ay mutsuz olmuşlar ama yeni şartlara uyum gösterince mutluluk seviyeleri yeniden normal düzeye çıkmıştı. Peki neden yaşantımızdaki önemli değişikliklerin etkisi böylesine az oluyor? Psikologlar bunun gerisinde "hedonik uyum" denilen büyük bir güç olduğunu belirtiyor.

       Türümüz yeni şartlara çok kolay uyum gösteriyor. Örneğin karanlık bir odada gün ışığına çıktığımızda aşırı ışık ilk anda gözlerimizi kamaştırsa da gözlerimiz birkaç saniyede dışarının aydınlığına uyum gösteriyor. Bulunduğumuz odada güçlü bir koku varsa ilk anda o kokuyu hissetmemize rağmen belli bir süre sonra alışıyoruz ve odada bir koku olduğunu ancak odadan ayrılıp tekrar geri döndüğümüzde fark ediyoruz. Psikologlar örneklerini verdiğimiz bu fizyolojik uyumun bir benzerinin psikolojik dünyamızda da geçerli olduğunu bildiriyor. Yeni bir iş, yeni bir ev, şehir değişikliği, evlilik bir süre için mutluluğumuzu arttırıyor, fakat bu artışı sürekli hissetmiyoruz bir süre sonra yeni şartlara psikolojik olarak uyum sağlıyor ve eski halimize geri dönüyoruz. Bu oyun sadece zevk alınan şeylerle de sınırlı kalmıyor aynı uyum süreci sayesinde acı deneyimlerini etkisinden de bir süre sonra kurtuluyoruz. Bu gözlemler insanların belirli bir mutluluk eşiği olduğunu yaşadığımız bazı olayların bizleri daha mutlu ya da mutsuz ettiğini fakat bir süre sonra mutluluk düzeyi mizin bu mutluluk eşiğine geleceğini gösteriyor.

        "Nasıl mutlu olunur? arzuladığınız yaşamı elde etmek için yeni bir yaklaşım" adlı kitabın yazarı ve mutluluk konusunda en tanınmış Bilim insanlarından olan Kaliforniya Üniversitesi Psikoloji profesörlerinden Sonya Lyubomirski mutluluk konusunda yapılan bilimsel çalışmaların mutluluğun %50 sinin genetik yapımızca belirlendiğini, beklenenin aksine sadece % 10 un yaşam şartları (zengin veya fakir olmak hasta veya sağlıklı olmak güzel veya sıradan olmak evli veya bekar olmak ve benzeri) tarafından kontrol edildiğini gösterdiğini belirtiyor. geriye kalan %40'ı ise kendi davranışlarımızın belirlediğini öne sürüyor. Bir başka deyişle mutluluğunuzun %40'ı elimizde ve günlük yaşantımızdaki davranışlarımız tarafından belirleniyor. Lyubomirski bu gerçeğin davranışlarımızı kontrol ederek, doğru şeyler yaparak, mutluluk eşiğimizi yükselterek daha mutlu olabileceğimizin kanıtı olduğunu belirtiyor.










Kaynak: Mutlu Beyin - Bahri Karaçay   (Tübitak Yayınları) 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Antik Mısır Sanatı

Ayşe Celile Hikmet Uğuraldım (1880-1950) - İlk Türk Kadın Ressamlarımızdan...

Antik Yunan Sanatı (MÖ. VII. ve V. Yüzyıllar Arası)