İlişki Sanatı - GÜVEN

         Güven, hayatımızdaki en önemli konulardan biridir, kendimize, ailemize, arkadaşlarımıza,  kısacası etrafımızdaki herkese güvenmek, evlilik, aile, dostluk tüm ilişkilerimizi güven temelinde yaşamak isteriz.  Hatta daha da ileri giderek , ilişkilerimizde bize güven veren insanlara "iyi insan", bize güven vermeyen insanlara "kötü insan" yaftasını yapıştırırız. Sonuç olarak ilişki içinde olduğumuz insanın bize "güven vermesini" "bekleriz"; bu cümlede ki "güven vermesi" ve "bekleriz" kelimelerini tırnak içine alma sebebim, cümledeki edilgenliğimize ve beklentimize dikkat çekmek. İlişkide olduğumuz insanın bize güven vermesini istediğimizde biz edilgen haldeyiz, çünkü  karşımızdaki insanın bize güven vermesi ve bu konudaki beklentilerimizi karşılaması gereklidir bu konuda bizim yapabileceğimiz bir şey yoktur. Bu şekildeki güven Krishnananda&Amanda- nın İlişki Sanatı adlı kitabında Fantazi Güven olarak tanımlanmaktadır. " Fantazi güven- genel olarak başkaları ve dünya tarafından bize nasıl davranıldığına bağlı olarak değişir. Birisi bize davranılmasını istediğimiz şekilde davrandığında veya bir insanın diğerine nasıl davranması gerektiğine olan inancımıza uygun  olarak davrandığında o kişiye " güveniriz". Ve birisi bizi istila eder veya kırarsa "güvenmeyiz". Temel olarak bu çeşit güven gerçek güven değildir, çünkü dışarıya bağımlıdır. Ne yazık ki genelde "güven" kelimesini kullandığımızda kast ettiğimiz budur."

             Güvenin karşıtı olan güvensizliğe baktığımızda da durum benzer aslında, yine biz edilgen ve beklenti içinde olanız ve karşımızdaki insan bize "güven vermediyse" güvensizlik yaşarız, beklentimiz karşılanmamıştır. Konu yine tamamen karşımızdaki ile ilgilidir, bizimle ilgili değildir.  Aslında biraz daha dikkatlice kendimizde olanı görebilsek farkedeceğiz ki konu aslında tamamen bizimle ilgili, karşımızdaki insan bizim hassasiyetlerimize uygun davranmadığı  için güvensizlik yaşıyoruzdur ancak farkında değilizdir. İlişki Sanatı adlı kitapta bu şekilde ki güvensizlikte Global Güvensizlik olarak tanımlanmaktadır. " Global Güvensizlik- Sıklıkla birine güvensizlik hissettiğimizde bu olgun bir cevap olmaktan çok duygusal bir tepkidir. Birisi bizi güvensiz hissettirecek bir şey söylediğinde ya da bir davranışta bulunduğunda, içeride zaten derin olarak yaralanmış ve güvensiz olan bir yeri tetikler. Bu durum uzun süredir mevduatları kabul eden güvensizlik bankamızı açmıştır. Biz bu tür güvensizliği "global güvensizlik" olarak tanımlarız çünkü ayrım yapmaz, taraflıdır ve net değildir.  Şimdiki anı nasıl deneyimlediğimizi kuvvetli bir biçimde belirleyen ihanet ve istilalarla dolu geçmişimiz tarafından kirletilmiştir. Tetiklendiğimizde, ihanet ve istila ile ilgili bilinçsiz hatıralarımız global güvensizlik tarafından uyandırılır. Güvensizliğimiz kışkırtıldığında, sadece şu anın değil, geçmişin bütün ihanetlerini de hissederiz. 


           
          Kırıldığımız zaman çoğunlukla bizi kıran insana ya da insanlara kapanmak gibi bir eğilimimiz var ve bu şekilde kendimizi ve evrene olan diğer bağlantılarımızı da kapatırız. Bu kapanış çok acı vericidir zira acıyı hissetmesek bile bu bir çok fiziksel ve psikolojik rahatsızlığın sebebidir. Kapandığımız zaman çok derin bir güvensizlik alanına doğru çekilir  ve insanlarla hayatı bu güvensizlik alanından görürüz. Sanki saklandığı yerden dünyaya şüphecilik içinde bakan yaralı bir hayvan gibiyizdir. Bu alandan hayatımızdaki insanları net olarak görmek imkansızdır çünkü tekrar kırılmamak için  çoğunlukla fazla tepki verir veya onları iteriz. Saklandığımız yerde kendimizi yalnız ve beslenmemiş hissettiğimiz zaman dışarı çıkmak için teşebbüste bulunuruz insanların ve hayatın bu sefer bizim için emniyetli olacağını ümit ederek. güvenimizi yenilemek için dışarıdan gelecek olan bir tedaviye dayanmakla kalmaz, hayattaki beslenmemizin de dışarıdaki olaylara ve ilişkilerdeki beslenmemizin de diğer insanların bize davranış şekillerine dayandığına inanmaya alışırız. Kendimizle ve hayatla böyle bir oluş şekli öfke ve acılık yaratır , güveni öğrenmemizde ve güvene doğru büyümemizde bize yardımcı olmaz. "


          Gerçek güven, diğer insanlara, yaşamın bize verdikleri ya da vermediklerine, maddi , manevi sahip olduklarımıza ya da olmadıklarımıza veya herhangi bir şeye bağımlı değildir. Gerçek güven kendi varlığımıza ve varoluşa bağlantılı hissetmenin getirdiği derin bir içsel tecrübedir.  Kendimizi ve kalbimizi hayata , diğerlerine ve en önemlisi kendimize korkusuzca açmak için ihtiyacımız olan sadece gerçek güvendir, gerçek güven için ihtiyacımız olan kendimize güvenmeyi öğrenmektir.  Kendimize güveni kaybettik çünkü gerçek güvenin temel araçlarını hiçbir zaman öğrenmedik. Gerçek güvenin temel araçları, sezgimiz, düşüncelerimiz ve duygularımız, birbirimize ve hayata olan ihtiyaçlarımız ve isteklerimiz ile bize doğru gelmeyen arasında ayrım yapma kabiliyetimizdir. İçimizde bu tür bir güven olduğunda, en acı verici aksiliklerden, başarısızlıklardan ve reddedilmelerden bile iyileşebilir ve kendimizi tekrar toplayıp hayata olumlu bir tavır ile devam edebiliriz. En önemlisi bu çeşit güven bize dünya ya da diğerleri tarafından ne derece iyi ya da kötü davranıldığına dayanmaz. Bu, dışarısı tarafından dokunulmadan kalan derinde bulunan içsel bir özelliktir.

         İçimizde gerçek güven olduğunda bu hiçbir zaman güvensizlik duymayacağımız anlamına gelmez. Fakat duyduğumuz güvensizlik net ve duygudan arınmış olarak gözlemlediğimiz, burada ve şu andaki kişiye veya duruma verilen cevaptır.  Bir kişiden veya durumdan gördüğümüz, hisettiğimiz ve tecrube ettiğimize dayanarak bulunduğumuz ortamın kırılganlığımızı emanet edecek yeterlilikte güvenli veya uygun olmadığı sonucuna varabiliriz. Bu, bu kadar basittir. Diğer insanın davranışına tepki vermek veya üzüntü duymaya ihtiyaç yoktur.  Bu karar bir şeyleri olmalarını istediğimiz şekilde değilde oldukları gibi kabul etmekten doğan berraklık ve açıklık ile verilmiş bir karardır. Bu tip bir açık algılama bize güvenli ve kabul edilmiş hissettiğimiz zaman ayırt etmeyi ve bunun sonucunda açılma imkanını veya durumun içinde uygunsuz hissettiğimiz zamanda kapalı kalma imkanını verir. DURUMU OLDUĞU GİBİ GÖRMEYİ.  Bunun yanı sıra, temelimizi güvenden aldığımızda, biri güvenimizi boşa çıkarır veya bizi aldatırsa, güvensizliğimizin tüm insanlara veya hayata olan tavrımızı etkilemesine izin vermek yerine onu bu spesifik duruma izole etmek bizim için daha kolay olacaktır.

           Belki bir parçamız umut etmeye asla son vermez ve umutlarımız parçalandığında öfkelenmeye devam eder. Fakat bu tarafımızın hayatımızı yönlendirmesini ve bilincimizi kontrol etmesini durdurduğumuz bir noktaya gelebiliriz. Bir kez fantezi güven ve gerçek güven arasındaki farkı anlamaya başladığımızda, fantezilerimizin kontrolü ele geçirdiğini fark edebiliriz ve bu farkındalık durumun gerçekliğini görmemizi sağlar. Bu biraz pembe gözlükleri çıkarıp olanı olduğu gibi görmeye benzer. Olanları açıkça görmek acı verici olsa bile, nihayetinde, fantezide yaşamaktansa gerçekle yüzleşmek çok daha besleyicidir.











Kaynak: İlişki Sanatı - Krishananda & Amanda
       



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Antik Mısır Sanatı

Ayşe Celile Hikmet Uğuraldım (1880-1950) - İlk Türk Kadın Ressamlarımızdan...

Antik Yunan Sanatı (MÖ. VII. ve V. Yüzyıllar Arası)