Yaşama Sanatı - İçi Boş Yaşamlar

       Yaşamak bir sanattır aslında, insan kendi yaşamının yaratıcısı, yaşam sanatçısı olmalıdır. Ancak bu şekilde doldurabilir içini yaşamının, yoksa doğum ile ölüm arasındaki çizgide anlamsızca yol alıyoruzdur. Yaşamı sanat haline getirebilenler, bu yolculuğun tadına varabilenler dir. " Basmakalıp düşüncelerden en çok kurtulan sanatçılar en ilginç yapıtları verirler. Doğada var olduklarını hiç düşünmediğimiz yepyeni güzellikleri görmeyi bize öğretenler onlardır. Eğer onları izleyip onlardan bir şeyler öğrenirsek, kendi penceremizden şöyle bir dışarı bakmak bile heyecan verici bir serüvene dönüşecektir." der E.H Gombrich , Sanatın Öyküsü adlı kitabında. Basmakalıp düşüncelerden , katı kurallardan uzaklaşıp kendini bulan, ne istediğini, ne hissettiğini bilen insan da kendi özgün yaşamında güzellikleri keşfederek, kendi yaşam serüvenini oluşturur.






       Günümüzde insanların en büyük sorunlarından biri "boşluk duygusu",  Rollo May  bu duyguyu  şu şekilde anlatıyor: "Boşluk duygusu, insanların yalnızca ne istediklerini bilmemeleri değil, ne hissettiklerine dair de hiçbir fikirlerinin olmamasıdır. Özerklikten bahsettiklerinde ya da karar verememekten yakındıklarında -her çağda var olan- tüm bu sorunların altında kendi arzu yahut istekleri ile ilgili kesin görüşlere sahip olmayışlarının yattığı görülüyor. Böylelikle anlamsızlık ve boşluk gibi acı verici duygularla sağa sola yalpalayıp durdukları hissine kapılıyorlar. Onları destek almaya sevk eden şey duygusal ilişkilerinin sürekli ayrılıkla noktalanması, evlilik planlarını bir türlü gerçekleştirememeleri yahut eşlerinin onları tatmin etmemesi gibi şikayetler olabilir. Ne var ki konuşmaya başladıktan sonra çok geçmeden ister gerçek isterse hayalini kurdukları eşlerinden aslında kendi içlerindeki bir eksikliği gidermesini yahut bir boşluğu doldurmasını bekledikleri ve bu gerçekleşmediği için  endişeye ya da öfkeye kapıldıklarını açığa vuruyorlar."                                                         
       İnsan eğer ne istediğini, bilmiyorsa toplum, aile , çevre, ne istemesi  gerektiğini  söyleyen birileri bulunacaktır mutlaka. Üniversiteye gitmek, başarılı olmak, ev almak, araba almak,  para kazanmak, evlenmek, aile kurmak gibi dışsal hedefler koyulur insanın önüne.  Kişi eğer bu hedeflerin kendisine fayda sağlamayacağının farkına varırsa içinde bulunduğu durum daha da zorlaşır çünkü boşluktaki insan kendi hedeflerine dair bir fikre sahip değildir. Rollo May 'den genç bir kadının rüyası ile ilgili bir örnek bu durumu daha iyi açıklayabilir; " Genç kadın evlenmek istiyor ve iki aday arasında bir türlü seçim yapamıyordu. Adaylardan biri ekonomik durumu iyi olan kendi ailesinin onaylayabileceği sağlam, orta sınıf mensubu bir adamdı; diğeriyse kadının sanatsal ve bohem ilgilerini daha iyi anlayan biriydi. Gerçekte nasıl bir insan olduğuna ve nasıl bir hayat sürmek istediğine dair kararsızlık nöbetleri geçirdiği o süreçte, kalabalık bir grup insanın hangi adamla evlenmesi gerektiği konusunda bir ankete katıldığına dair bir rüya gördü. Rüya esnasında kendini rahatlamış hissediyordu; bu kesinlikle uygun bir çözümdü! Tek sorun uyandığında çoğunluğun  kimi seçtiğini anımsayamamasıydı."

       Günümüzde genç insanların içinde bulunduğu belirsizlikler, ekonomik koşullar dışında geleceğe dair umutsuzlukları ve olumlu  yapıcı bir amaçlarının olmaması, gençlerin madde kullanımı ve suça yönelmelerinin nedenleri arasında gösterilmektedir. İnsanoğlu böylesi bir boşluk halinde uzun süre yaşayamaz: eğer bir şeye doğru ilerleyemiyorsa sadece durgunlaşmakla kalmaz, biriken gizilgüç hastalık hali ve çaresizliğe, eninde sonundaysa yıkıcı eylemlere dönüşür.
        
         Rollo May'a göre boşluk duygusunun psikolojik kökeni "insanların,  hayatlarına yahut içinde yaşadıkları dünyaya ilişkin etkili birşey yapmaktan aciz olduklarını hissetmelerinden kaynaklanır. İçsel boşluk duygusu, kişinin yılların birikimiyle hayatına yön verme, başka insanların ona olan davranışlarını değiştirme yahut içinde bulunduğu dünyayı etkileme gücünün olmadığına dair inancın bir sonucudur. Böylelikle günümüzde pek çok insan derin bir çaresizlik ve anlamsızlık hissine kapılır ve istekleriyle hisleri gerçek anlamda bir fark yaratmayacağı için çok geçmeden istemek ve hissetmekten vazgeçer. Duyarsızlık ve hissizlik te endişeye karşı birer savunma yöntemidir."

        İstiridyenin, kusursuz bir inci üretebilmesi için, bir kum taneciği veya küçük bir parça gibi , çevresinde inciyi oluşturabileceği yabancı bir cisme gereksinimi vardır. İnci böyle bir çekirdek olmaksızın, biçimsiz bir kütle olarak gelişir. İnsanın da kendini gerçekleştirebilmesi, doyumlu bir yaşam sürebilmesi için ne istediğini ve hissettiğini bilmeye yani bir çekirdeğe, uğruna yeteneğini seferber edeceği bir tutkuya ihtiyacı vardır. 2019 da herkesin kendi çekirdeğini bulması dileğiyle...

        



Kaynaklar;

1. Rollo May- Kendini Arayan İnsan
2. E.H Gombrich - Sanatın Öyküsü

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Antik Mısır Sanatı

Ayşe Celile Hikmet Uğuraldım (1880-1950) - İlk Türk Kadın Ressamlarımızdan...

Antik Yunan Sanatı (MÖ. VII. ve V. Yüzyıllar Arası)