Budizm ve Çin Sanatı

       M.S. 1. yüzyılda Han Hanedanlığı ile birlikte Budizm ile tanışan Çin, resim, heykel ve geleneksel sanatlarda büyük ilerleme kaydetmiştir.  Budizmin Çin Sanatına en büyük etkisi sanatçının başarısına duyulan derin saygıydı. Böylesi bir yaklaşım Rönesanstan önce ne eski Yunanistan'da ne de Avrupa'da görülmemişti.  Özellikle resim bütün öteki sanat dallarının üstünde tutulmuştur. 



           Budizm ile tanışan Çin'de sanat Buda çevresindeki rahiplerin ve çilekeşlerin genellikle gerçeğe olağanüstü benzeyen heykellerinin yapılması, budist tapınakların ve mezar binaların, parşomenlerin ve duvarların boyanması, resimlerin yapılması ile oldukça gelişmiştir. Doğu dinlerinde doğru bir tarzda meditasyon çok önemliydi. Meditasyon aynı kutsal gerçeği saatlerce düşünüp, uzun uzun zihinde tartmak ve sonunda zihindeki bir fikirde sabitleşip, onu hiç zihinden çıkarmadan her yönüyle irdelemekti. Çin'de  sanat Ortaçağın Hristiyan sanatında olduğu gibi belirli bir öğretinin öğretilmesi için değil meditasyonu uygulamaya yardımcı olması için kullanılıyordu. Kendilerini dine adamış sanatçılar, belirli bir dersi öğretme ya da süsleme amacıyla değil, derin düşünme için malzeme sağlama amacıyla suların ve dağların resimlerini yapmaya başladılar. Bu sanatçıların ipek rulolar üzerine yaptıkları resimler değerli kutularda saklı tutuluyor ve ancak hiç direnç göstermeyen ruh dinginliği anında, sanki bir şiir kitabı açılıp, güzel bir dize tekrar tekrar okunuyormuşçasına bakılıp derin düşünceye dalmak amacıyla kullanılıyordu. 

T'ang Li ,İpek Üzerine Mürekkep Boya 

      Çin'li sanatçılar, ünlü ustaların yapıtlarını inceleyerek ve  meditasyon ve konsantrasyon yöntemiyle , ilk önce, " çam ağacı nasıl boyanmalı", "kayalar nasıl boyanmalı", "bulutlar nasıl boyanmalı" gibi teknikleri edinerek resim yapmayı öğreniyorlardı. Bu tekniklere tam olarak egemen olduktan sonra yolculuğa çıkıp, manzaranın ruhunu kavramak için doğanın güzellikleri önünde seyre dalıyorlardı. Evlerine döndüklerinde zihinlerinde kalan çam ağaçlarının, kayaların, bulutların görünümlerini bir araya getirip manzaranın ruhunu yeniden oluşturmaya çalışıyorlardı. Esinleri daha henüz tazeyken gördükleri güzel şeyleri kaydetmek için, fırça ve mürekkep kullanımında rahat bir ustalığa ulaşmak Çin'li ressamların tutkusuydu.  Çoğunlukla aynı ipek rulo üzerine hem bir iki dize şiir yazıyor hem de resim yapıyorlardı. Bu nedenle Çinliler resimlerde ayrıntı arayıp onu gerçeklikle karşılaştırmayı çocukça buluyorlardı. Onlar daha çok sanatçının coşkusunun görülebilen izlerini bulmak istiyorlardı. 

Kaynak: Sanatın Öyküsü, E.H. Gombrich 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Antik Mısır Sanatı

Ayşe Celile Hikmet Uğuraldım (1880-1950) - İlk Türk Kadın Ressamlarımızdan...

Antik Yunan Sanatı (MÖ. VII. ve V. Yüzyıllar Arası)